Eğer bir kitap yazmaya karar verdiyseniz ve nasıl bir yol haritası izleyeceğiniz konusunda emin olamıyorsanız bu işin püf noktalarına sizinle beraber göz atalım.
Günümüzde birçok insan kendisini yazı ile anlatmak istiyor. Bunun birçok nedeni var. Bunlardan biriside teknolojinin insanları dış dünyadan soyutlaması olarak gösterilebilir. Bu yüzden insan kendisini ifade etmek için yazıya yöneliyor. Herkes kendisine uygun olan tarzı belirliyor; kimisi şiir, kimisi roman yazıyor. Kimisi de sosyal medya araçlarından kopamıyor.
Yazmaya nereden başlayacağım?
Yazmaya başlamadan önce, bir çok kişinin size ilk söyleyeceği ifadeyi söylemeden geçmeyeyim ” Yazmak sabır işidir”.
Yazmaya başladığınız zaman işin özü budur. Sabırlı davranırsanız ve yavaş yavaş kendinize güvenmeye başlarsanız, en güzel adımı burada atmış olursunuz. Size ilk tavsiyem, bir romana başlamadan önce mutlaka ne tür yazacağınızı belirlemeniz. Yazacağınız romanın türünü en başından belirlemeniz işinizi çok kolaylaştıracak. Romanın türünü belirledikten sonra ikinci adım olarak biraz tasvir çalışması yapmanız yararlı olacak. Tasvir çalışmanızı tamamladığınız zaman yazmaya başlayabilirsiniz.
Unutmayın ki yazmak hem yorucu hem de keyifli bir iştir. Yazmaya başladığınız zaman, başarının yanında başarısızlığında karşınıza çıkabileceği bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Sakın ama sakın, ne kadar başarısız olursanız olun, asla pes etmeyin!
Diyelim ki kitabı bitirdiniz; bitirmek çok kolay telaffuz edilen bir kelime. Deneyimli biri olarak söylemeliyim ki kitabı bitirme işi o kadar da kolay değil. Kitabın son kontrolünü yapmayı unutmayın. En ufak bir hatanız, yayın evinden ret edilmenize bile sebep olabilir.
Yazmaya Başlarken Uygulanabilecek Püf Noktalar
Kitap Yazmaya Başlarken…
Okuyucular genellikle kitaplardaki sıkıcı girişlerden nefret ederler. Olaya giriş için bir kaç sıkıcı sayfayı anlayışla karşılayabilirler ama birkaç sayfayı geçtiğinde okuyucuların okuma isteği azalabilir. Bunun yanında direkt olaya da girmemelisiniz. Okuyucu aklında soru işareti kalacağı sürükleyici romanları sever. Unutmayın, yavaş ama sürükleyici olan ve bunun yanında merak uyandıran girişler okuyucuyu kitap ile bütünleştirir.
Girişlerde Hava Durumlarından Kaçının
Bir kitabı yazmaya başladığınızda, giriş cümlesinde hava durumunu anlatmayın. Hava durumunu özellikle kitaptaki karakterlerin ruhsal durumlarıyla bütünleştirin. Hava ve karakteri birleştirmek anlatımdaki en etkili yoldur. Etkili bir anlatım yaptığınız takdirde okuyucunun karakter ile bütünleşmesi daha kolay olur.
Karakter Betimlemeleri Nasıl Olmalıdır?
Kitapta yer alan karakteri bütünüyle anlatmaya çalışmayın. Siz karakterin özelliklerini belirtirken okuyucu da karakterin dışını hayal etsin. Bir bakıma tüm işi siz yapmayın ve okuyucunun hayal dünyasına sınır koymayın. Sınırları yok denecek kadar uzaklara çekin. Okuyucu anlattığınız mekanları ve insanları hayal etsin. Sizin verdiğiniz o ufak ve ince detaylar ile karakterleri kendi istediği gibi şekillendirsin.
Şöyle düşünün; çocukken önümüze üzerinde numaraların olduğu noktalar verirlerdi. Biz onları nokta nokta birleştirirdik. Şimdi siz o noktaları sırasıyla koyan matbaa gibisiniz ve okuyucularınızda onları birleştiren çocuklar gibi.
Mekan ve karakterde bu noktayı asla unutmayın.
Olay Örgüsünü Hazırlarken Nelere Dikkat Edilmeli?
Olay örgüsünü sade yapmanızı pek tavsiye etmiyorum. Eğer düz bir çizgi izlerseniz kitabın sonu tahmin edilebilir olur ve bu yüzden de okuyucu sıkılır. Bizim artık tek bir amacımız olduğunu anlamamız lazım; okuyucuyu sıkmamak. Siz olay örgüsüne arada sürpriz karakterler ya da okuyucunun beklemediği detaylar eklerseniz o olay örgüsü harika olur.
Not: Yazarken kendinizi zorlamayın. İyi bir şeyler çıkarmak isteyebilirsiniz ama hiçbirimiz doğuştan bir yazar olarak doğmuyoruz ki… Bu yüzden sabretmeyi, tekrar tekrar denemeyi ve birazda akışına bırakmayı deneyebilirsiniz. Mesela keskin hatlarla taslak hazırlamak yerine biraz daha geniş sınırlara sahip ucu açık taslaklar hazırlayın ki o bölümü hazırladığınızda değiştirebileceğiniz kısımlar olsun.
Ve daima sürprizlerle dolu olun…
